• Cappadocia's Airborne Mystery: Where the Balloons Disappeared

  • 2025/01/11
  • 再生時間: 14 分
  • ポッドキャスト

Cappadocia's Airborne Mystery: Where the Balloons Disappeared

  • サマリー

  • Fluent Fiction - Turkish: Cappadocia's Airborne Mystery: Where the Balloons Disappeared Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:fluentfiction.com/tr/episode/2025-01-11-08-38-19-tr Story Transcript:Tr: Cappadocia'nın karlı bir sabahında, küçük bir çayevinde keyifli bir sohbet başladı.En: On a snowy morning in Cappadocia, a pleasant conversation began in a small teahouse.Tr: Berk, gözlerini manzaraya dikmişti.En: Berk had his eyes fixed on the view.Tr: Peribacalarının üzerine ince bir kar tabakası düşmüştü.En: A thin layer of snow had fallen on the fairy chimneys.Tr: Berk, karşısındaki masada oturan Serra'ya dönerek, "Balonlar nereye kayboluyor, bilmiyoruz.En: Turning to Serra, who was sitting at the table across from him, Berk said, "We don't know where the balloons are disappearing to.Tr: Ama belli ki bu işte bir gariplik var," dedi.En: But clearly, there is something strange about it."Tr: Serra, yanındaki not defterine göz atarak, "Evet, ama mitler ve efsaneler değil, bilimsel bir açıklama bulmalıyız," diye yanıtladı.En: Serra glanced at her notebook and responded, "Yes, but we need to find a scientific explanation, not myths and legends."Tr: Emine, çayın başında dolanıp duruyordu.En: Emine was wandering around near the tea.Tr: Masaya yaklaşarak, "Biliyor musunuz, büyükannem anlatırdı.En: Approaching the table, she said, "You know, my grandmother used to tell this story.Tr: Bir zamanlar bu bölgede yer altı nehirleri varmış," dedi ve gizemli bir şekilde gülümsedi.En: There were once underground rivers in this region," and smiled mysteriously.Tr: Berk, Emine'nin hikayelerine her zaman kuşkuyla yaklaşırdı ama bu kez dikkatle dinledi.En: Berk always approached Emine's stories with skepticism, but this time he listened carefully.Tr: Belki de eski efsaneler bir ipucu taşıyordu.En: Maybe the old legends held a clue.Tr: Serra ile arasındaki farklılıklara rağmen, bu sefer işbirliği yapmaya karar verdi.En: Despite the differences between him and Serra, he decided to collaborate this time.Tr: Günlerce araştırma yaptılar.En: They conducted research for days.Tr: Çayın sıcaklığı ve dumanı, soğuk kış günlerinde onları koruyordu.En: The warmth and steam of the tea protected them on cold winter days.Tr: Emine'nin hikayelerinde geçen yerleri ziyaret ettiler.En: They visited the places mentioned in Emine's stories.Tr: Eski haritalar ve notlarla dolu bir mağaraya ulaştılar.En: They reached a cave filled with old maps and notes.Tr: Bu mağaranın derinliklerinde, unutulmuş bir yer altı nehri keşfettiler.En: In the depths of this cave, they discovered a forgotten underground river.Tr: Nehrin üstündeki rüzgar, balonları farklı bir yöne sürüklüyordu.En: The wind above the river was diverting the balloons in a different direction.Tr: İşte balonların gizemli kayboluşunun çözümü buydu.En: This was the solution to the mysterious disappearance of the balloons.Tr: Berk, "Bak Serra, belki de efsaneler bazen doğru söyler," dedi.En: Berk said, "Look Serra, maybe sometimes legends do tell the truth."Tr: Serra başını salladı.En: Serra nodded.Tr: "Haklısın.En: "You're right.Tr: Bilim ve hikayeler birlikte çalışabilir," dedi.En: Science and stories can work together," she said.Tr: Şimdi kasaba, Berk'e minnettardı.En: Now the town was grateful to Berk.Tr: Balonların kayboluşunun sırrını çözmek, ona olan güvenlerini yeniledi.En: Solving the mystery of the disappearing balloons renewed their trust in him.Tr: Serra, Emine'nin hikayelerine olan saygısını yeniden gözden geçirdi ve ondan daha fazla dinlemek istedi.En: Serra reconsidered her respect for Emine's stories and wanted to listen to more of them.Tr: Emine o günden sonra, çayevinde yeni hikayeler anlatmaya devam etti.En: After that day, Emine continued to tell new stories in the teahouse.Tr: Artık kendi hikayesine, Berk ve Serra'nın keşfini de ekliyordu.En: Now she added Berk and Serra's discovery to her own story.Tr: Berk ise, artık mitlerin de kökenleri olabileceğine inanıyordu.En: As for Berk, he now believed that myths might have origins too.Tr: Bu karlı çayevinde, bir hikaye sona erdi ama yenileri başlamıştı.En: In this snowy teahouse, one story ended but new ones had begun.Tr: Cappadocia’nın soluk kesen manzarası ve mistik efsaneleri yaşamaya devam edecekti.En: The breathtaking landscape and mystical legends of Cappadocia would continue to live on. Vocabulary Words:snowy: karlıpleasant: keyifliconversation: sohbetfixed: dikmiştichimneys: peribacalarıthin: incelayer: tabakadisappearing: kayboluyorstrange: gariplikglanced: göz attıscientific: bilimselmyths: mitlerlegends: efsanelerwandering: dolanıp duruyorduapproaching: yaklaşarakunderground: yer altımysteriously: gizemli bir şekildeskepticism: kuşkucarefully: dikkatlecollaborate: işbirliği yapmakwarmth: sıcaklıksteam: dumancave: mağaradepths: ...
    続きを読む 一部表示

あらすじ・解説

Fluent Fiction - Turkish: Cappadocia's Airborne Mystery: Where the Balloons Disappeared Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:fluentfiction.com/tr/episode/2025-01-11-08-38-19-tr Story Transcript:Tr: Cappadocia'nın karlı bir sabahında, küçük bir çayevinde keyifli bir sohbet başladı.En: On a snowy morning in Cappadocia, a pleasant conversation began in a small teahouse.Tr: Berk, gözlerini manzaraya dikmişti.En: Berk had his eyes fixed on the view.Tr: Peribacalarının üzerine ince bir kar tabakası düşmüştü.En: A thin layer of snow had fallen on the fairy chimneys.Tr: Berk, karşısındaki masada oturan Serra'ya dönerek, "Balonlar nereye kayboluyor, bilmiyoruz.En: Turning to Serra, who was sitting at the table across from him, Berk said, "We don't know where the balloons are disappearing to.Tr: Ama belli ki bu işte bir gariplik var," dedi.En: But clearly, there is something strange about it."Tr: Serra, yanındaki not defterine göz atarak, "Evet, ama mitler ve efsaneler değil, bilimsel bir açıklama bulmalıyız," diye yanıtladı.En: Serra glanced at her notebook and responded, "Yes, but we need to find a scientific explanation, not myths and legends."Tr: Emine, çayın başında dolanıp duruyordu.En: Emine was wandering around near the tea.Tr: Masaya yaklaşarak, "Biliyor musunuz, büyükannem anlatırdı.En: Approaching the table, she said, "You know, my grandmother used to tell this story.Tr: Bir zamanlar bu bölgede yer altı nehirleri varmış," dedi ve gizemli bir şekilde gülümsedi.En: There were once underground rivers in this region," and smiled mysteriously.Tr: Berk, Emine'nin hikayelerine her zaman kuşkuyla yaklaşırdı ama bu kez dikkatle dinledi.En: Berk always approached Emine's stories with skepticism, but this time he listened carefully.Tr: Belki de eski efsaneler bir ipucu taşıyordu.En: Maybe the old legends held a clue.Tr: Serra ile arasındaki farklılıklara rağmen, bu sefer işbirliği yapmaya karar verdi.En: Despite the differences between him and Serra, he decided to collaborate this time.Tr: Günlerce araştırma yaptılar.En: They conducted research for days.Tr: Çayın sıcaklığı ve dumanı, soğuk kış günlerinde onları koruyordu.En: The warmth and steam of the tea protected them on cold winter days.Tr: Emine'nin hikayelerinde geçen yerleri ziyaret ettiler.En: They visited the places mentioned in Emine's stories.Tr: Eski haritalar ve notlarla dolu bir mağaraya ulaştılar.En: They reached a cave filled with old maps and notes.Tr: Bu mağaranın derinliklerinde, unutulmuş bir yer altı nehri keşfettiler.En: In the depths of this cave, they discovered a forgotten underground river.Tr: Nehrin üstündeki rüzgar, balonları farklı bir yöne sürüklüyordu.En: The wind above the river was diverting the balloons in a different direction.Tr: İşte balonların gizemli kayboluşunun çözümü buydu.En: This was the solution to the mysterious disappearance of the balloons.Tr: Berk, "Bak Serra, belki de efsaneler bazen doğru söyler," dedi.En: Berk said, "Look Serra, maybe sometimes legends do tell the truth."Tr: Serra başını salladı.En: Serra nodded.Tr: "Haklısın.En: "You're right.Tr: Bilim ve hikayeler birlikte çalışabilir," dedi.En: Science and stories can work together," she said.Tr: Şimdi kasaba, Berk'e minnettardı.En: Now the town was grateful to Berk.Tr: Balonların kayboluşunun sırrını çözmek, ona olan güvenlerini yeniledi.En: Solving the mystery of the disappearing balloons renewed their trust in him.Tr: Serra, Emine'nin hikayelerine olan saygısını yeniden gözden geçirdi ve ondan daha fazla dinlemek istedi.En: Serra reconsidered her respect for Emine's stories and wanted to listen to more of them.Tr: Emine o günden sonra, çayevinde yeni hikayeler anlatmaya devam etti.En: After that day, Emine continued to tell new stories in the teahouse.Tr: Artık kendi hikayesine, Berk ve Serra'nın keşfini de ekliyordu.En: Now she added Berk and Serra's discovery to her own story.Tr: Berk ise, artık mitlerin de kökenleri olabileceğine inanıyordu.En: As for Berk, he now believed that myths might have origins too.Tr: Bu karlı çayevinde, bir hikaye sona erdi ama yenileri başlamıştı.En: In this snowy teahouse, one story ended but new ones had begun.Tr: Cappadocia’nın soluk kesen manzarası ve mistik efsaneleri yaşamaya devam edecekti.En: The breathtaking landscape and mystical legends of Cappadocia would continue to live on. Vocabulary Words:snowy: karlıpleasant: keyifliconversation: sohbetfixed: dikmiştichimneys: peribacalarıthin: incelayer: tabakadisappearing: kayboluyorstrange: gariplikglanced: göz attıscientific: bilimselmyths: mitlerlegends: efsanelerwandering: dolanıp duruyorduapproaching: yaklaşarakunderground: yer altımysteriously: gizemli bir şekildeskepticism: kuşkucarefully: dikkatlecollaborate: işbirliği yapmakwarmth: sıcaklıksteam: dumancave: mağaradepths: ...

Cappadocia's Airborne Mystery: Where the Balloons Disappearedに寄せられたリスナーの声

カスタマーレビュー:以下のタブを選択することで、他のサイトのレビューをご覧になれます。